3 milyon kişi kapımızda! Suriyeliler gitmeden İranlılar yola çıktı
Orta Doğu’da artan askeri tansiyon, bölge halkları üzerinde önemli insani tesirler yaratmaya devam ediyor. İsrail ile İran ortasında tırmanan çatışmalar nedeniyle, İran içinde kitlesel bir iç göç hareketi başladı. Türkiye ise bu gelişmelerin göç boyutunda gaye ülke pozisyonuna gelmesi nedeniyle dikkat çekiyor.
İLK GÖÇ HAREKETİ HAZAR BÖLGESİNE YÖNELDİ
Savaşın başlamasının akabinde sırf birinci 48 saat içinde Tahran ve etrafından yaklaşık 100 bin kişinin Hazar Denizi kıyısına göç ettiği bildirildi. İran genelindeki güç kesintileri ve siyasi belirsizlikler, halkın daha inançlı bölgelere yönelmesine neden oluyor. Milletlerarası bilgiler, dünya genelinde halihazırda 8 milyon İranlının yurt dışında yaşadığını ortaya koyuyor. Reuters’a konuşan Batılı kaynaklar, bu sayının potansiyel olarak 23,4 milyona kadar çıkabileceğini tabir ediyor.
VİZE KISITLAMALARI TÜRKİYE’Yİ ÖNE ÇIKARIYOR
Batılı ülkelerin İran vatandaşlarına yönelik vize siyasetlerini daha da sıkılaştırmasıyla birlikte, Türkiye göç yollarında öne çıkan geçiş noktası olarak bedellendiriliyor. Bilhassa Van ve Iğdır vilayetleri etrafında bulunan hudut köylerinde, 2020 yılından bu yana sistemsiz İran göçünde yüzde 68’lik bir artış yaşandığı belirtiliyor. Uzmanlar, muhtemel büyük çaplı bir savaş durumunda 1,5 ila 3 milyon İran vatandaşının Türkiye’ye yönelebileceğini öngörüyor. Bu durumun global mülteci nüfusunu yüzde 76 oranında artırabileceği tabir ediliyor.
TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ YÜK ARTIYOR
Resmi bilgilere nazaran Türkiye, halihazırda 3,3 milyon Suriyeli, 500 bin Afgan ve 200 bin Afrikalı olmak üzere toplamda milyonlarca göçmene konut sahipliği yapıyor. Bu sayının gayriresmi kaynaklara nazaran daha yüksek olduğu varsayım ediliyor. İran’dan mümkün yeni göç dalgasının, Türkiye için hem güvenlik hem de ekonomik açıdan kritik bir eşik oluşturabileceği bedellendiriliyor.
AB’DEN YENİ FON GÜNDEMDE
Diplomatik çevrelerden edinilen bilgilere nazaran, Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin karşı karşıya kalabileceği yeni göç riskine karşılık bir mülteci fonu oluşturma hazırlığında olduğu tabir ediliyor. Türkiye’nin bölgedeki stratejik pozisyonu ve mevcut mülteci yükü, bu istikametteki diplomatik temasları hızlandırmış durumda.
