Özgür Özel’den terörsüz Türkiye yorumu
Özel, Bu iş siyasete kurban edilecek bir iş değil. Geçen sefer başarısız olunca çok şey kaybettik. Ben büyük bir sabırla, ihtiyatla, ihtimamla bu sürece içtenlikle dayanak vermeyi kıymetli görüyorum. Biz bu ülkede kan dursun, gözyaşı dursun isteriz. Türkiye’nin kurtuluşu buradadır” ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HaberTürk TV’de katıldığı programda, “Ülkenin Cumhurbaşkanı ya da ülkenin 5’inci partisinin Genel Lideri Sayın Bahçeli dön dolaş CHP’yle, genel lideriyle, cumhurbaşkanı adayıyla bu kadar meşgullerse, CHP açısından işler yolunda gidiyor demektir. 31 Mart tarihinden itibaren Türkiye’de iktidar ile muhalefet yer değiştirdi. CHP, şu anda siyasetin iktidar partisi” sözünü kullandı. Özel, bir soru üzerine anketlerde partisinin yüzde 40’a dayandığını belirterek, partisinin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla ilgili süreci kastederek, “Biz bu süreçten güçlü çıkmış olabiliriz fakat ben bu sürecin kendisini yanlış buluyorum” dedi. Özel, terör örgütü PKK’nın kendini feshettiğini açıklamasının akabinde yaşananların akabinde partisinin görüşünün sorulması üzerine, şunları kaydetti:
“PARTİMİN ÜSTÜNE NE DÜŞERSE BUNU YAPMAYA HAZIRIM”
“Tarihsel tutarlılık içindeyiz. Geçen süreçten alınan derslerle birlikte kendi hakikat konumumuzu tanım edeyim. Biz terör bitsin isteriz. Terörsüz Türkiye’ye evet diyorum. PKK, terör örgütüydü, silah bırakacağını açıkladı, feshedeceğini açıkladı. Buna ait kuşkular olabilir, tartışmalar olabilir. Bunun başarılabilmesi durumunda bunu çok değerli bulurum. Üzerime, partimin üstüne ne düşerse bunu yapmaya hazırım. Yapan duruyorum. Bu iş başarılırsa şehit gelmeyecek. Ne Türk ne Kürt anası ağlayacak. Bu ülkenin trilyonlarca doları terörle uğraş ismi altında silaha, mühimmata, dünyanın gelişmiş ülkelerinin silah tüccarlarına gitmeyecek. CHP’nin ülkeyi yönetmeye hazır olduğu bir devirde bu oluk oluk para emekliye akacak, çalışana akacak, öğrencilerin gelecek umutlarına akacak, inovasyona, AR-GE’ye akacak. Ben bu durumda terörsüz Türkiye’yi savunmayayım. Terörsüz Türkiye ya da terörün bitmesinin başarılı olmasının kuralları nedir diye baktığımızda geçmiş pratiğimize baktığımızda, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Parlamento’yu, siyasi partileri, siyaset kurumunu dışlayarak, Erdoğan’ın görevlendirdiği üç kişi, Abdullah Öcalan’ın talep ettiği üç kişi görüştüler, Dolmabahçe’de masa kurdular. Sürecin sonunda toplumsal mutabakat sağlanmamış olduğu için problem patladı ve akabinde hendek olaylarında 249 şehit, toplamda 2 bin 570 şehit geldi. O gün başaramadığımız için bu kadar şehit verdik ve o gün başaramadığımız için bu kadar çok para kaybettik. Demek ki bunu bir siyasi partinin değil, bütün siyasi partilerin ortaklaşabildiği bir tabanda, bütün partilerin iştirakiyle gerçekleşmesi gerekir.
“TOPLUMSAL MUTABAKAT EVRESİNE YÖNELİK HAKİKAT ADIMLAR ATILMADI”
Böyle bir süreci götürecekseniz, birtakım ön müzakereler yapılabilir, buradaki aktörlerin tamamının seçilmiş olmasını bekleyemezsiniz. Bir ölçü orada yol alınır, orayı çok sorgulamamak gerekebilir. O sürecin çok uzun bir periyot olmaması ve süreç alenileşmeden evvel tüm siyasi aktörlere içtenlikle bilgi paylaşılması lazım. Bunu yapmadılar. Biz her şeyi Devlet Bey’in düne kadar bize yalnızca bayramlaşıyoruz, Meclis’te selamlaşıyoruz, konuşuyoruz diye ‘eli kanlı teröristlerle birliktesiniz’ falan dediği bir devirden, bir anda Devlet Bey’in DEM sıralarına gidip el uzatmasıyla ve ondan 3 hafta sonra ‘umut hakkı’ falan dediği bir Meclis konuşmasıyla birlikte öğrendik. Ben bu türlü bir inorganik siyaseti hakikat bulmam, samimi bulmam. Kim varmış da benim yerime seçilmişlerin yerine, milletin takdir ettiklerinin yerine, birtakım atanmışlar düğmeye basmış, politikler en ağır hakaretleri ediyorken, el uzatıyormuş. Bu baharı başlatacak birinci çiçeğin açmasıysa eyvallah. Süreç şeffaf, iştirakçi işletilmedi, toplumsal mutabakat evresine yönelik olarak hakikat adımlar atılmadı. Hatta öbür partilerin bilgilendirilmesi sürecine başlandı, o da yarım kaldı. Ben sevgili Sırrı Süreyya Başkan ile konuşurken, ‘Dünyada bunu başaranlarla bu türlü yapmıyor’ dedim. O da, ‘Geçen sefer denedik, maksadımız evvel tahlil sonra barıştı, olmadı. Artık evvel barış, sonra tahlil yapacağız’ dedi. ‘Peki bunun sonuç alacağından emin misiniz, bu işin garantörü kim olacak’ dedim. O da, ‘Sen olacaksın lider, ben olacağım, kan dursun isteyen herkes olacak’ dedi. Dedim ki, ‘Demokratik yerde bu işin tartışılması lazım, aksi olmaz’.
“MHP’YE YENİ DÜŞMAN LAZIM”
İş, oy telaşlarıyla hem bir sahipsiz bırakılma, başarılı olacaksa bu başarıyı kimseyle paylaşmamak için geçen süreçte olduğu gibi AK Parti ile MHP muhalefeti dışlayarak, CHP’yi şeytanlaştırarak bir süreç yürüttü. Bugün aldığımız bütün anketlerde, baktığımız bütün süratli araştırmalarda CHP’nin samimiyetinin takviye gördüğü, CHP’ye yapılmak istenen işin millet tarafından gerçek anlaşıldığı görülüyor. MHP’ye yeni düşman lazım. Bu iş siyasete kurban edilecek bir iş değil. Geçen sefer başarısız olunca çok şey kaybettik. Ben büyük bir sabırla, ihtiyatla, ihtimamla bu sürece içtenlikle dayanak vermeyi değerli görüyorum. Biz bu ülkede kan dursun, gözyaşı dursun isteriz. Türkiye’nin kurtuluşu buradadır. Şu anda muhalefette olduğumuz için bunu erteleyelim, enfekte edelim, sabote edelim, iktidarımızda yaparız demiyoruz. Fakat şunu diyoruz. Bu iktidar bunu beceremezse biz kendi iktidarımızda Türkiye’yi terörden kurtarıp, Kürt sıkıntısını demokratik yoldan çözecek garantiyi veriyoruz. Bugün çözmeye karar verirlerse Meclis yerinde biz varız.
“İLK DÜĞMEYİ İLİKLEMEK İÇİN KAYYIMDAN BAŞLAYALIM”
Dört başı mamur hazırlığımız var. Hakikat bir taban oluşturulduğunda bunu paylaşmaya hazırız. Birinci adımın atılacağı yer, inanılmaz hal periyodunda KHK ile çıkarılmış kayyım unsuru. Bugün Türkiye’nin en büyük ilçesi Esenyurt’a da, Van üzere bir büyükşehire de kayyım atamış durumdalar. Geçen seçim periyodunda 49 kayyım atanmıştı. Türklerin belediye başkanı seçebildiği, Kürtlerin seçtiği belediye liderlerine kayyım atandığı bir süreci yaşadık. Bu mevzuda 11 siyasi partinin ortak kanun teklifi var. Birinci düğmeyi iliklemek için buradan başlayalım. Devamında kimi kanun unsurlarının berbata uygulanmasının sona erdirilmesi, birtakım kanunlarda değişiklik yapılması, birtakım kanunların yeni baştan yapılması lazım. Bunu bir partinin çerçevelemesi yerine, Meclis Lideri’nin yaratacağı demokratik yerde, partilerin görevlendireceği teknik bireylerin bu çerçeveyi ortaklaşa belirlermesi lazım. Kırmızı çizgiler, beyaz çizgiler, yeşil çizgiler yerine toplumsal mutabakatın aranması lazım. O sandalyelerden birinin de kesinlikle şehit aileleri, gaziler ve bu süreçten ziyan görmüş bireylerin temsil edildiği ve onların isteğinin alındığı bir süreçten bahsediyorum. Gelin bu sefer, Türkiye’nin en değerli sıkıntısını sıcak siyasetin çatışmalı alanından çıkaralım, daima birlikte çözelim. Birtakım travmaların birlikte onarılacağı bir süreç olsun. Bu parlamentonun yüksek temsiliyet oranı var. Dışarıda kalan partiler önemli. Zafer Partisi dahil edilmeli. Büyük Birlik Partisi dahil edilmeli. Bir masa kurarsınız, davet edersiniz, gelenler gelir, gelmeyen gelmez aslında. Gelip de tenkitlerini söyleyenler olur. Lakin birinci evvel bir müzakere masasının, demokratik masanın kurulması lazım. Türkiye için doğruyu aramak lazım. Bundan öteki deva yok.’
