‘Türk polisi neden mutsuz?’ sorusuna cevap aranıyor! İntiharlar çoğalınca…

Kendisine ulaşan ağır talep münasebetiyle polis sıkıntılarını programına sık sık taşımak durumunda kaldığını belirten gazeteci Cüneyt Özdemir youtube kanalına polis gazisi Samet Sancaktar’ı konuk etti. Polis haklarıyla ilgili konuşmak istediklerinde emekli bile olsa konuşacak emniyet mensubu bulmakta zorlandıklarını vurgulayan Cüneyt Özdemir buna mana veremediğin söyledi. Polisin çok sahipsiz kalmış durumda olduğunu kaydeden Özdemir şöyle konuştu:

“İktidar medyası polisi ve problemlerini görmezden geliyor, zira iktidara bir şey gelmesin diye çekiniyor. Öbür taraf da polise karşı hafif düşmanlaştırmış durumda diyor ki; Bunlar toplumsal olaylarda öğrenciye berbat davranıyor.

Biz görürsek güya polisi savunan durumuna düşeceğiz tasası taşıyorlar.

Fakat emniyetten, mesela emniyet içinde eski emekli emniyet müdürleriyle birkaç bireye soruyorum, onlar da pek istekli değiller bu mevzuları konuşmaya…”

TEK SORUN MESAİ VE PARA DEĞİL

Bu meseleleri konuşmaya başladığında ana hususun mesai saatleri ve ek mesai için ekstra para verilmemesi olduğunu belirten Cüneyt Özdemir devamla şunları söyledi:

“Bu sorunun içine girdikçe gördük ki, para sorunu aslında bu sıkıntıların beşte biri… Yani beş kıymetli sorun varsa, beşte biri… Diyelim ki para yetmiyor, bütçede para yok, ıstırap var. Lakin anladığım kadarıyla emniyetin içindeki yapıda da bir badire var. Yani daha evvel mesela bir 12-36 saat mesai uygulamasına geçilmiş. Ancak sonrasında ondan vazgeçilmiş. Bana gelen maillere bakıyorum tekrar; çocuklarımızı göremiyoruz yani yani çalışmadığımız gün yok. Ya gece çalışıyoruz, ya gündüz çalışıyoruz. Mesela bunları düzeltmek bu kadar güç mu yahu…”

Cüneyt Özdemir’in, “Bu niçin düzelmiyor sizce?” sorusunu polis gazisi Samet Sancaktar şöyle cevapladı:

“Düzeltmek aslında sıkıntı değil. İşçi sayısı da şu an için kâfi düzeye geldi. 2015 yılından bugüne kadar yüzde 85 oranında emniyet teşkilatındaki polis sayısı arttı. O vakitler 200 binli sayılar konuşuluyordu. Şu anda 350 binli sayılar konuşuluyor. Çalışanın sayısı manasında kâfi. Ama şöyle bir şey var; polis memurları birçok yerde görevlendirilebiliyorlar. Bu görevlendirmelerden kaynaklı aslında işin ağır yükünü çeken kısımdakine polis sayısı düşük kalıyor. Birçok politiğin yahut işte bürokratın yahut birçok kişinin yanında polisler görevlendiriliyorlar. Misyonları olmayan vazifelerde çok görevlendirilen arkadaşlarımız var. Açıkçası bu, asıl yerinde çalışması gereken arkadaşların sayısının çok azalmasına sebep oluyor. Sonrasında ek misyonlar, maç vazifeleri, gündemle ilgili birtakım misyonlar oluyor. Bunlar üst üste geldikçe arkadaşlar fazla çalışmak zorunda kalıyorlar”

POLİS İNTİHARLARINDAKİ ARTIŞ TASA VERİCİ

Samet Sancaktar 12-36 çalışma sistemini de şöyle açıkladı: Bir polis memuru çalışmasaatleri için 12-36 dörtlü küme sistemi va. Bu bizim istediğimiz şey. Lakin şu andaki de çakma 12-36 diye geçen sistem, üçlü küme şeklinde… 12 saat çalışıp 36 saat istirahat ettiğin bir sistem üzere duruyor fakat o biçimde olmuyor. 12, 14, 15 saat bir vazife yapıyorsun. Uyuyup uyanıyorsun, çabucak bir sonraki gün tekrar vazifeye geliyorsun. Yani bu halde çalıştığı vakit arkadaşların katiyetle toplumsal hayatı aile hayatı yahut başka mevzularla ilgili yapılabilecek bir vakit kalmıyor. Bu yüzden bir müddet sonra polis arkadaşlarımızın gerilimli hale gelmesi halkla münasebetler manasında makûs durumlara sebep oluyor. Bu süreç e tetikleyici bir süreç. Yani kelebek tesiri diye bir şey var ya bu onu tetikliyor. İşte neden polis makûs davrandı, polis aslında bir kendi içinde bünyesinde bir sürü dertlerle uğraşıyor. Bu düşünceler bir mühlet sonra insanı tükenmişlik ve bıkkınlık hallerini sevk ediyor. Sorduğunuz vakit da size anlatamıyorlar, söyleyemiyorlar.

Söyleyemedikçe, insan içine attıkça ya eşiyle, ya arkadaşlarıyla, ya da polis merkezine gelmiş bir vatandaşın sorun yaşamasına sebep oluyor. Bunlar polisin halkla bağlantılarına de ziyan veriyor. Kendisine de ziyan veriyor. Bu sene itibariyle şu anda 41 meslektaşımız Haziran ayına kadar intihar etti. Bu olağan bir sayı değil. Olağan intiharların dört katı neredeyse. Dört günde bir polis memurunun intiharı haberini alır olduk. Bu hususta tahlil için biz de yaklaşık 2 milyon tweet attık. Yani bir tahlil arayışı var. Artık bir sonuca ulaşmasını istiyoruz nitekim. Polisler manasında çalışma saatleri, fazla mesaileri, mesailerinin karşılığı alamadıkları fiyatlar, intiharlar konusu…

Özellikle bu yaz devrinde, şu anda tayinler oldu. 81 vilayet var bir adedinde sen oturuyorsun. Geriye kalıyor, 80 tane vilayet ve önüne 55 tane tercih yap diye bir seçenek geliyor. Yani nereyi seçersen seç puan sistemi üzere bir sistem oluşturuldu. 55 tercih 80 vilayetli bir ülkede; ben rotasyon yapıyorum, seni nereye istiyorsam oraya gönderiyorum manasına geliyor. Bana ulaşan bir polis memuru diyor ki; ben 14 yıl İstanbul’da çalıştım. İstanbul’da isteğim dışında ilişim kesildi, Hakkari’ye gönderildim. 2 yıl orada çalıştım. Artık beni isteğim dışı tekrar İstanbul’a görevlendirdiler. Ben nişanlanmıştım, nişanlım İstanbul’da durmak istemiyorum dedi. Nişanlım benden ayrıldı…

Şimdi bu arkadaş nasıl sağlıklı bir misyon yapacak?

Neden onun durumu göz arkası ediliyor?

Bunun üzere binlercesi var… “

BÜTÜN DEVLET MEMURLARININ ORTAK ŞİKAYETİ

Benzer şikayetlerin aslında yalnızca polisler için değil bütün devlet memurları için geçerli olduğunun altını çizen Cüneyt Özdemir de şunları söyledi:

Mesela artık devlet memurları büyükşehirlerde çalışmak istemiyor. Zira kiralar değerli, ömür değerli. Fiyat değişmiyor. Yani sen ne bileyim Kırşehir’in bir ilçesinde çalıştığında aldığın maaşla İstanbul’un Etilerinde çalıştığında aldığın maaş tıpkı. Artık Etilere gelmek için ta gideceksin Esenyurt’ta oturacaksın. 2 saat bilmem neyle yol gideceksin. Hayat değerli, orada yaşadığın hayat çok daha ucuz lakin birebir fiyatı veriyorsun. Bence yalnızca memurlar için değil, taban fiyat de buna nazaran belirlenmeli. Yani Kırşehir’deki, Çorum’daki taban fiyatla İstanbul’daki minimum fiyat birebir olmamalı.